• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

Özcan PEHLİVANOĞLU
ozcanpehlivanoglu@yahoo.com
Kendi kendimize konuşmak
02/04/2013

Kendi kendimize konuşmak uzun zamandır dikkatimi çeken çok can sıkıcı bir konu.Üzerimize bu kadar yoğun bir saldırı trafiği varken bir de başımıza gelenleri kendi kendimize anlatarak haklı olduğumuzu ispata çalışmak gerçekten çok üzücü. Bunun mutlaka "politik psikoloji" ile bilimsel olarak uğraşanlar tarafından bir araştırma konusu yapılması gerekir.

Kendi kendimize konuşmak uzun zamandır dikkatimi çeken çok can sıkıcı bir konu.

Üzerimize bu kadar yoğun bir saldırı trafiği varken bir de başımıza gelenleri kendi kendimize anlatarak haklı olduğumuzu ispata çalışmak gerçekten çok üzücü.

Bunun mutlaka "politik psikoloji" ile bilimsel olarak uğraşanlar tarafından bir araştırma konusu yapılması gerekir.

Prof. Dr. Turan Yazgan'ı ne zaman dinlesem mutlaka şu konuya değinmeden edemiyor: "Kosova'dan Telafer'e Türkler" konulu panelde "19.yüzyıldan bu yana 150 milyon Türk katledilmiştir ve Türk Milleti 20.yüzyıldan bu yana yer altı ve yer üstü zenginliklerine el konulmak suretiyle soyulmuştur" diye yine tekrar etti.

Acaba yanlış mı söylüyor?

Bakın Namık Kemal 31 Ağustos 1868 tarihinde ne yazıyor "Bu borçlanmayla pek az zaman içinde mahvolacağımıza şüphe yoktur."

Gerçekten de öyle olmuştur.

Ancak yine aynı Namık Kemal devam ediyor "biz o derece halimizi bilemez ve çıkarlarımızı düşünemeyiz ki, idaremiz her kısımdan özellikle maliyesinde alınan önlemlere bakınca insanın aklına hayret gelir ve o kadar hastalıklı şeyler düşünüldüğüne gerçekten şaşırılır"

Ben kanıksadım artık. Namık Kemal gibi şaşırıp hayretler içinde kalmıyorum.

Ankara Ticaret Odası ve Kamu-Sen'in araştırmalarına göre, Türk halkının %74'ünün yoksulluk içinde olduğu haberleri basında yer alıyor.

Böyle bir durumda açlıkla, yoksullukla boğuşan insanların elbette başka bir şeyle uğraşacak hali olmaz.

Belki de bunun için hep kendi kendimize anlatmak zorunda kalıyoruz.

AB komiserinin (adını yazmayı kendime zul addediyorum) içişlerimize karışacaklarını ifade etmesi, her iki taraf açısından bakıldığında çok geç kalınmış bir açıklama olmuştur.

Zaten uygulama uzun zamandır AB'nin tam bir müdahalesine dönüşmüştü. Komiser Beyefendi bu kez bunu dili ile ikrar etmiş oldu.

Oysa biz, bunun böyle olduğunu kendi kendimize hep anlatmıştık!

Dünyanın egemen güçleri, Türk coğrafyasını Türk'e hissettirmeden soyma planları yapmaya devam ediyor.

Bizde bunu aval aval seyrediyoruz.

Yeni öğrendim, meşhur İngiliz ajanı Lawrence işini hakkıyla yapmak için namaz bile kılarmış.

Bu nedenle Çin Seddi'nden Adriyatik Kıyılarına kadar bütün Türk Dünyasında başımıza gelen şeyler bakımından Hiçbir tuhaflık yok.

Devletimizin kurucusu büyük önder Atatürk ve onun peşinden gidenler, bunları görmüş ve Türk Milletine gereken uyarıları yapmıştır.

Atatürk özellikle Türk Milletini emanet ettiği gençliği; delalet, gaflet ve ihanet konusunda uyarmış daima bu konularda teyakkuz halinde olunmasını nasihat etmiştir.

Bunları ben dahil olmak üzere hepimiz biliyor ve defahatle benzer şeyleri birbirimize tekrar tekrar anlatmaya devam ediyoruz.

Aynen şimdi benim yaptığım gibi!

Bundan derhal hemen vazgeçmeliyiz.

Yapacağımız ilk şey başımıza gelenleri, dünyanın patron devletlerinin önemli merkezlerinde aklı selim insanlara anlatarak haklılığımızı ortaya koymaktır.

Kabul edilmelidir ki; bu o kadar kolay ve basit bir iş değildir.

Kendilerinin bize karşı kullandıkları silahlarla ayıpları yüzlerine vurulursa belki vaz geçecekler Ya da metod değiştireceklerdir. Kanaatimce her ikisi de lehimize sonuçlar doğuracak olan bir gelişme ortaya çıkaracaktır..

Bu şekilde bir yol alınamazsa, Türk'ün başına çorap geçirmeye kalkanlara aynı usullerle karşılık verilmelidir.

Bu mücadeleyi yapmak için öncelikle her şeyin farkında olan ve milli vasıflara haiz bir insan tipine ihtiyacımız vardır.

Devletimizin görevi böyle bir insan tipinin ortaya çıkması için gerekli ortamı hazırlamaktır.

Bundan sonra sıra, insanımızın kendi menfaatlerinden önce milli menfaatlere yer verir tarzda bir hayat sürmesine gelir.

Ancak böyle bir insan tipinin ortaya çıkışı ile her şeyi kendi kendimize anlatmaktan vazgeçip, mağduriyetimiz ve uğradığımız haksızlıkları inkarcılara kabul ettirme mücadelesi verebilir hale geliriz diye düşünüyorum.

Tarif ettiğimiz yol, çileli fakat Türk Milletini aydınlığa çıkartabilecek bir yoldur. Bu yolda yük her zaman olduğu gibi yine Türk insanının omuzlarına düşmektedir.

Bunu başarabilir miyiz? Bence başarabiliriz...

Türk Milletinin taşıdığı özellikler sebebiyle başarının mümkün olduğunu düşünüyorum. Anlayacağınız milletimden ümitliyim.

Her ne kadar; Damat Feritler, Ali Kemaller, Nemrut Mustafa Paşalar, Abdullah Cevdetler, Hasan Sabbah gibi cemaat ve tarikat şeyhleri başımıza musallat olsa da,biz bu işi çözeriz.

Yeter ki bir vakitler tefeci Boşo Efendinin "Osmanlı Bankası kadar Osmanlıyım" dediği gibi davranmayalım ve yaşamayalım.

Etrafımda olan arkadaşlarıma ve sizlere sesleniyorum; artık kendi kendimize konuşmaktan, dertlenmekten ve mazeret üretmekten vazgeçelim.

Sık sık aynaya bakarak eksikliklerimizi ve fazlalıklarımız görelim. Kendimizi ve çevremizi aldatmayalım. Yoksa aldanan hep biz oluruz.

Yapamadıklarımızdan veya yapmadıklarımızdan dolayı kabahati başkalarında aramayın ve onları suçlamayın.

Bireyci değil toplumcu olun. Kendi menfaatlerinizin toplumsal menfaatlerin tatmininden elde edilecek kalıcılıkla sağlanabileceğini unutmayın.

Bayrak, Devlet ve Millet olmayınca bir hiç olduğunuzu silinmeyecek bir şekilde aklınızın bir yerine kazıyın.

Gelin hep beraber milletçe yaşadığımız bu olumsuzlukları kendi kendimize anlatmaktan vaz geçip bunları çözmek üzere karşı atağa geçerek bir insanlık ve demokrasi mücadelesi verelim.

Hatırlayınız ki, Atatürk'ün Türk Milleti ile beraber verdiği Kurtuluş mücadelesi; esir halkların özgürlüğünü kazanmasına ve mazlumların mağduriyetlerinin giderilmesine öncülük eden bir rehber olmuştur.

Türk Milletinin, dayatmacı ve sömürgeci emperyalist Batıya yani ABD, AB, Rusya ve İsrail'e karşı yeni mücadelesi: onlara, uğradığı insan hakları, hukuk ve demokrasi ihlallerini anlatmak ile haklılığını kabul ettirmek mücadelesi olmalıdır.

Yoksa kendi kendine konuşmanın dayanılmaz zorluğu içinde başımıza gelecekleri beklemeye devam ederiz.

Özcan Pehlivanoğlu

o.pehlivanoglu@superonline.com



1122 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

YESEVİ DERGİSİ’NİN MART SAYISINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNİ YAZDIK... - 08/03/2016
YESEVİ DERGİSİ’NİN MART SAYISINDA TÜRK-YUNAN İLİŞKİLERİNİ YAZDIK...
BODRUM'DAN CERATTEPE'YE YAĞMA !.. - 01/03/2016
BODRUM'DAN CERATTEPE'YE YAĞMA !..
6-7 EYLÜL'Ü BİLİYORSUNUZ YA 29 OCAK'I ? - 26/01/2016
6-7 EYLÜL'Ü BİLİYORSUNUZ YA 29 OCAK'I ?
DIŞ POLİTİKA VE BALKANLAR - 14/01/2016
DIŞ POLİTİKA VE BALKANLAR
ENAYİ YERİNE KONDUĞUMU BİLİYORUM ! - 14/09/2015
ENAYİ YERİNE KONDUĞUMU BİLİYORUM !
BULGARİSTAN TÜRKÜYMÜŞ ! - 14/09/2015
BULGARİSTAN TÜRKÜYMÜŞ !
30 AĞUSTOS'TA TÜRK OLMANIN ZORLUĞU !.. - 30/08/2015
30 AĞUSTOS'TA TÜRK OLMANIN ZORLUĞU !..
BİR ERMENİNİN AĞZINDAN GERÇEKLER ! - 27/08/2015
BİR ERMENİNİN AĞZINDAN GERÇEKLER !
DÖRDÜNCÜ TRAVMA ! - 19/08/2015
DÖRDÜNCÜ TRAVMA !
 Devamı