Küresel komploları iyi gözleyen ve analizleriyle farklı bir bakış açısını bizlere sunan Sn.Banu Avar Taksim Gezi Parkı eylemleri başladığında; Küresel güçler aralarında paylaşım savaşındadır. Akılla bilinçle hareket etmeyen kitleler provokasyona açık olurlar.Bu süreçlerin turuncu harekat için uygun olduğunu, belirterek, baskı ve şiddetten yılmış insanlar, önceden kurulmuş düzeneklere kolayca yönlendirilebilir, yanlış yönlendirilmelere karşı dikkatli olmak da şarttır, demişti.

Mursi liderliğindeki Mısır’da Müslüman Kardeşler iktidarını ve Suriye’de Esad’a karşı savaşan Müslüman Kardeşleri (ve diğer radikal islamcı örgütleri)  destekleyen Katar şeyhinin İngiltere seyahatinde bankalardaki paralarının gözetime alınması ve tahtı oğluna bıraktığını açıklaması bize birşeyler anlatıyor zannedersem. İngiliz Financial Times gazetesinin darbe sonrası en çok kaybedenerin Türkiye ve Katar olduğunu yazmış olması da manidar.Müslüman Kardeşler’in “El Kaide Terör Örgütü” ile bağları, ABD Dışişleri Bakanı Kery’nin ülkesinin Müslüman Kardeşler örgütünü sevmediğini açıklaması, ABD ve AB ülkelerinin ve birçok Arap ükesinin Mısır’da yaşanan askeri müdaheleye tepki vermemesi zaten malumun ilanı! Times’ta yazan Mısırlı siyasetçi Asvani, “30 milyondan fazla Mısırlı sokağa dökülüp Müslüman Kardeşleri devirdi.Asker istenileni yaptı” diye konuşmuş. Neredeyse her dönem meclisin müdavimi olan Tunceli Milletvekili Kamer GENÇ’in bizim milletvekillerine hitaben söylediği “hiçbiriniz kendinize güvenmeyin, memlekette sizin aklınızın ermediği bazı gerçekler var” sözleri Mısır’da yaşananlara da ışık tutmuyormu?

Bu konuda suçu sadece askere yüklemek de çok hakkaniyetli değil.Uluslararası derin merkezler toplumda var  olan hoşnutsuzlukları istismar ederler.O nedenle siz de işinizi doğru yapıp elalemin kullanmasına zemin yaratmayacaksınız.Onlar sömürgecilik dönemlerinden bugüne kadar edindikleri engin tecrübeye sahipler.İşçileri, öğrencileri, etnik, dini veya mezhep farklılıklarını, düşünce, inanç ve kültür farklılıklarını ya da kullanabilecekleri herhangi bir kesimin sorunlarını sahip oldukları güçlü medya ağı veya etki ajanları vasıtasıyla hareketlendirebiliyorlar. Borsa-döviz-faizle piyasaları manüple ediyorlar veya kredi notlarınızla oynayarak bütçe açığınızı büyütüyor, sizi çaresizleştiriyorlar. Bazı ünlü uzman ve akademisyenin karamsar ekonomik analizleri ve kötümser yorumlarıyla medya devreye giriyor.Olumsuz  ve maksatlı haberler ve birtakım STK.lar eliyle mevcut huzursuzlukların kışkırtılması yangına körükle gitmek gibi etki yapıyor.İşbaşındaki yönetim günlük işleri yürütmek için dahi para bulamaz hale gelince sokağın sesi yükseliyor, kaos oluşuyor. Eğer iktidar sahipleri mesajı alamamışlarsa daha da sert karşılık vermeye yönelince ipler koparak geçmişin bahar rüzgarı yerini kum fırtınalarına bırakıyor, çatışmalar ülke sathına yayılarak yangına dönüştüğü için birileri durumu düzeltmek için devreye giriyor.İşin kötü tarafı devlete ve rejime sadık vatandaşlar da bu rüzgara kapılıyor.

Bu nedenle iktidar sahiplerinin birinci görevi yüzde kaçla seçilmiş olursa olsun tüm halkın iktidarı olduğunu unutmadan, sana oy vermeyenler dahil herkesi kucaklamalı, farklılıklara ve toplumsal değerlere saygılı olmalı, ekonomik, sosyal ve siyasi huzursuzluğa yol açmamalıdır. Halkın, ifade ve vicdan özgürlüğü kadar, daha iyi yaşam, iş, aş, eğitim ve sağlık koşulları gibi temel ihtiyaçların giderilmesine duyduğu ihtiyacın da gözardı edilmemesi gerekliydi.Oy hesabını yaparken Mısır’da seçime katılım oranının %34 olduğunu ve bunun yüzde ellisiyle yani gerçekte yüzde onyediyle mecliste çoğunluğu sağladığını asla unutmamak lazım.Aldığın 3-5 oya bakıp ta kendini herşeye muktedir sayarsan eğer dışladığın kitleler en güçlü muhalifin olarak karşına çıkar ve seni iktidardan ettiği gibi “ABD ile işbirliği yapmak ve vatana ihanet” suçundan hapse de gönderir.

Yeniçağ gazetesinden Aslan Bulut’un yazısında belirttiği Mursi’nin devrilmesine giden yolda yaptığı yanlışlara gözatacak olursak; diyalog ve müzakere mekanizmalarını yeterince işletemedi. Tökezlediği her dönemeçte de, diyalogdan kaçan taraf diye, muhalifleri suçladı.

-Anayasayı Müslüman Kardeşler ve Selefi müttefiklerin isteklerine göre değiştirdi.

-Yandaş yargı oluşturma amacıyla yargıya operasyon yaptı.

-Müslüman Kardeşler’in, iktidarı tekelleştirdiğine dair kaygılar da Mursi’nin son vali atamalarıyla ayyuka çıktı.

-Medya üzerindeki tazminat ve tehdit baskısı, Mübarek dönemini çağrıştırır hale geldi.

Temel hak ve özgürlükler konusunda yaşanan sıkıntılara ilaveten, gösterilerin kitleselleşmesinin asıl sebebi ekonomik buhran.

-Ayrıca, başta Sina Yarımadası’nda ortaya çıkan silahlı gruplar olmak üzere, sokaktaki insanın güvenliğini tehdit eden olaylar arttı.

Bize gelince; Türkiye bu konuda Suriye’deki gibi kendini yanlızlaştırabilecek bir hata yaparsa büyük bir ihtimalle Mısır’ı da kaybedecektir.Mısır’ı kaybeden bir Türkiye ise Ortadoğu’da büyük ölçüde kaybetmeye mahkumdur, dikkatinize!!!

Suheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.