Paket gündeme geldiğinde, “toplumun her kesimini tatmin edecek” bir çalışmadan bahsediliyor olmasına rağmen bu kadar ketum olunması insanın aklında binbir türlü soru oluşturuyor. İleri demokrasiden bahsedilirken toplumu derinden etkileyecek bir konunun gizli kapaklı hazırlanmasına anlam vermekte zorlanıyorum. Hükümetin ana fikri açıklanarak, muhalefetin bilgilendirildiği, toplumun bu konudaki düşüncelerinin paylaşıldığı daha paylaşımcı bir çalışma daha iyi olmazmıydı. Bunlar yapılmayınca ne kadar iyi niyetle yapılırsa yapılsın üzerindeki kuşku bulutlarını atamıyorsunuz.

Basına sızan bazı haberlere göre, kamu çalışanlarına türban serbestisi, yerel yönetimlerin özerkliği, yerleşim yerlerine Kürtçe isimlerin geri verilmesi, kamuda vatandaşa ana dilde hizmet, isteyenin dükkanına Kürtçe tabela asabilmesi, özel okullarda Kürtçe eğitim serbestisi, Türkçe’de bulunmayan X, Q, W harflerinin eğitimde ve kamu hizmetlerinde kullanılması, yasal düzenleme ile KCK’lıların serbest bırakılması, suça karışmamış PKK’lıların eve dönebilmesi (örtülü af), nefret suçlarına ağır ceza verilmesi, baraj altında kalan partilere hazine yardımı(herhalde BDP için), cemevlerinin inanç merkezi olarak kabul edilmesi vs. gibi hususlar pakette yer alacakmış.

AKP sözcüsü “Bu pakette Kürtleri, BDP’yi, Alevileri, Hristiyan azınlıkları ilgilendiren maddeler” olduğundan bahsederken, adını anmaktan kaçındıkları Türk Milletinin Selçuklu, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu ve asli unsuru oldukları halde mağduriyete uğratıldığı kuşkusu ciddi bir soru olarak karşımıza çıkıyor.

Muhalefet paketin çok tehlikeli gelişmelere yol açacağını vurgulayan açıklamalar yapmakta. Çocuk sayılabilecek gençler sokağa çıkarak gösteri yaptığı için 17 yıl hapis talebiyle yargılanırken, askerini, polisini ve halkını  kahpe mayınlarla, canlı bombalarla, kalleş pusularla şehit eden, köyleri yakan, kadın, bebek ve çocuk ayırmadan sivilleri dahi katleden teröristlere masumiyet kazandırmaya çalışan bir anlayış herkesi rahatsız ediyor. Yetmezmiş gibi eğer terörist pkk’nın beklentileri karşılanmazsa terörün tekrar azacağı iddiaları da cabası. Açılım projesiyle çekileceği söylendiği halde çekilmeyip, halen Türkiye’de en az 3.000 militanın varlığını sürdürdüğü, MİT, polis ve Jandarma raporlarıyla teyid edilen pkk.lılar da düşünüldüğünde olayın vahameti daha da büyük kuşku yaratıyor. 400-600 kadar teröristin Türkiye’den ayrıldığı, kalanların şehir merkezlerinde ve kırsalda örgütün lojistik gücünün arttırılması için  faaliyetlerini sürdürmekte olduğu, Diyarbakır, Hakkari ve Şırnak kırsalında sakladıkları bombaları çevre illere sevk ettiği de raporda yer almışken  teröriste güvenilmeyeceği gerçeği bir kez daha yüzümüze çarpıyor.                                                                                     

 Muhalefet, 75 milyonu ilgilendiren bir çalışmanın terör örgütüyle görüşülerek yapılmasını eleştirmekte, bunun bir demokrasi ayıbı olduğu, Türk Milletinden habersiz dayatma yapılmasının demokrasiye ters olduğunu belirterek tepki göstermekte. PKK ile Oslo’da yapılan ve kamuoyundan gizlenen görüşmelerde PKK’ya bir çok sözler verildiği görüşme tutanaklarının ortaya dökülmesiyle öğrenilmişti. Bu çerçevede eyalet sisteminin önünü açacak “yerel yönetimler yasasındaki çekincelerin kaldırılması”,  teröristbaşı ve bebek katili Öcalan’ın serbest bırakılması, ana dilde eğitim, yeni anayasa yapılması, KCK’lıların serbest bırakılması gibi hususlar için kamuoyu oluşturulmaya çalışıldığı dikkat çekiliyor. Değerli hocam Prof.Mustafa Erkal’ın deyişiyle, Batılıların kendi ülkelerinde tartışılmasına tahammül edemediği konuların  Türkiye’de tartışılır hale getirilmesi ve bizden demokratikleşme adına tahammül beklenilmesi yanlışının kabul edilebilir bir yanı yoktur. Allah Türk Milletini elemden, kederden, kötülüklerden, belalardan korusun, aziz milletim de gözünü dört açıp aklını başına alsın. İngilizlerin dediği gibi, bir Mustafa Kemal ATATÜRK daha bulmak her millete nasip olmaz. 

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.