Medyada geniş bir şekilde yer alıp siyasiler tarafından bu kadar tartışıldıktan sonra Adana Valisi deyince aklımıza bundan sonra “gavat” kelimesi gelecek herhalde. 10 Kasım Atatürk’ü anma töreni sırasında Vali H.Avni COŞ’un bir vatandaşa karşı bu çirkin tavrı, 620 yıllık imparatorluk ve 90 yıllık Cumhuriyet geleneği olan bu devlete yakışmamıştır. Aynı vali 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı töreninde de Belediye Başkan Vekiliyle kavga etmişti. Biz Valileri, ağırbaşlı ve olgun tavırlarıyla halka örnek devlet adamı diye bilirdik... Bunlar yetmezmiş gibi Akdeniz TV yöneticisi Yüksel Evsen’in 6 ay önce Meclis Araştırma Komisyonuna, “Adana Valisi Özel Kalem Müdürü yerel medya yöneticileri hakında şantaj kasetleri topluyor” şeklinde bir ihbarı olduğu iddasıyla dikkatler bir kez daha Adana’ya çevrildi. Valiliğin yasa dışı bir şekilde insanların özel hayatına müdahele etmesi ve şantaj kasetleri toplaması hangi hukuk devletinde var acaba???

Eski görevlerindeki bir takım nahoş hadislerle de anılan bu vali için, Başbakan tarafından “yedirmeyiz” denilerek sahiplenilmesi de dikkat çekici. Valinin geçmişteki müfettişlik görevleri sırasında Sn.Erdoğan hakkındaki bazı hususları görmezden geldiği ve işlenen suçları akladığı yolundaki iddialar nedeniyle şaibeli bir durum söz konusu. Gelişmeleri göreceğiz...

AKP  Ankara milletvekili Haluk Özdalga, devrim yasaları arasında yer alan 1925 tarhli tekke ve zaviyelere son veren yasanın yürürlükten kaldırılması için yasa teklifi hazırlamış!!!! Neyse ki AKP Grup Yönetimi işleme koymamış...

MHP milletvekili Sn.Prof.Dr.Yusuf HALAÇ Hocamız, Ayasofya’nın cami olarak yeniden ibadete açılması için kanun teklifi vermiş.Gerekçeleri uzun ve ayrı bir yazı konusu. Yıllarca bu konuda talepkar olan mütedeyyin vatandaşlarımızın nedense hiç sesleri çıkmıyor. Hadi ne duruyorsunuz, (sanki bugüne kadar gelenler değilmiş gibi) hazır Müslüman bir Cumhurbaşkanı ve hükümet varken bu işin tam zamanı değilmi?

Denizli’de işgüzar!!! bir polis, yasada böyle bir hüküm olmamasına rağmen vatandaşın özel otomobilinin motor kapağı üzerindeki ATATÜRK portresini söktürmeye çalışınca halk isyan etmiş. Geldiğimiz noktanın ne kadar vahim olduğu apaçık ortada. Mesleğe başlarken ettiği yeminde  “Türkiye Cumhuriyeti Anayasasına, Atatürk İlke ve İnkılâplarına Anayasada ifadesi bulunan Türk Milliyetçiliğine sadakatle bağlı kalacağıma..........” diye başlayan bir ifadeye rağmen görevini istismar eden bu cins adamların bu ülkede polis olabilmesi ayıptır, günahtır, millete hakarettir. Eh ne yapalım, milletvekili tekke ve zaviyeleri geri getirmek amacıyla yasa teklifi verirse, valisi Atatürk’lü rozet dağıtımını engelleyip Atatürk’lü bayrak toplatırsa polisi de Atatürk resmini söktürme yetkisini kendinde bulur. Yazıklar olsun...

Başbakan Erdoğan ile Yardımcısı arınç arasındaki fikir ayrılıkları zaman zaman basına yansıyor. Son derece doğal bir bir husus olmasına rağmen Başbakanın “düşmanlarımızı sevindirmiyelim” demesini hayretle karşıladım. Düşman derken kendilerine oy veren 21.399.082 vatandaşımızın dışında kalan 50 milyonumu kastediyor acaba???

Malum medyanın bir paçavrası utanmadan “olmasaydın da olurduk 1881-1938” diye tam sayfa bir metin yayınlamış. Buna en güzel cevabı bir şairimiz “işgaldeki hali sakın unutma, Atatürk´e dil uzatma sebepsiz, sen anandan yine çıkardın amma, baban kimdi bilemezdin şerefsiz...” şiiriyle vermiş, ben yorum yapmıyorum.  

Tüm bu yaşananlara rağmen Bu yıl 10 Kasım ATATÜRK’ü anma günü münasebeti nedeniyle Anıtkabir ziyaretçi akınına uğramış ve 1 milyon 89 bin 615 ziyaretçiyle tüm zamanların rekoru kırılmış. Büyük komutan ve devlet adamı, ömrünü Türk halkına adamış ve her şeyini yine millete bağışlamış olan ATA’mızın manevi şahsiyetine ve eserlerine karşı saldırılar elbet unutulmayacak. Türk’lüğümüzden rahatsız olanlar, 10.ncu yıl marşına bile tepki gösterdiler.   “Milli Eğitim Yönetmeliği değiştirilerek “Atatürk ilkelerine ve devrimlerine bağlı öğrenci yetiştirme” prensibine son verdiler, okullarda andımız yasaklandı, devlet nişanından Atatürk siluetini sildiler, Selanik’teki evinden anı defterini kaldırdılar, okullarda Atatürk rozeti takmayı suçladılar, Anıtına çiçek koyanlara ceza verdiler, Atatürk’lü Türk Bayrağını yasakladılar, yetmezmiş gibi “iki ayyaş” diyerek hakaret ettiler, “Anıtkabiri de yıkarız elhamdülillah” dediler. Herşeyin farkında olan Türk halkı, Kadıköy sahilinde binlerce kişiyle oluşturduğu 6.5 kilometre uzunluğundaki insan zinciriyle ve yurdun heryerinde yaptığı etkinliklerle, O Büyük İnsanın “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, fakat TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR” sözüyle ifade ettiği gerçeği ve ATA’sına olan sevgisini tüm dünyaya haykırdı.

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.V.