Büyük Orta Doğu Projesi kapsamında yangın yerine çevrilen Suriye’de, yok sayılan, görmezden gelinen, unutturulmak istenen üç buçuk dört milyon civarında bir nüfusa sahip Suriye Türkleri var. Onlara “Türkmen” deniyor. Bu insanlar bizimle aynı kanı taşıyor, Türkçe konuşuyor ve bütün âdetleri, yaşantıları, kültürleri, gönülleri, zihinleri ile tamamen Türk. Osmanlı Ortadoğuyu terkederken bölgede bıraktığı Türkiye Türklerinin bir uzantısı.

             Nüfuslarına ilişkin net bir rakam yok. Onlara göre sayıları dört milyonu buluyor; ancak bazı kaynaklar 1,5 milyon Türkmen’den söz ediyor. ORSAM’ın yerinde yaptığı araştırmaya göre Türk olduğunu bilmekle beraber anadili Türkçe’yi konuşamayan Türkler(2 milyon kadar) ile birlikte Suriye’deki Türk nüfusunun 3,5 milyon olduğu belirtiliyor. 22 milyon nüfusu olan Suriye ölçeğinde bakıldığında büyük bir nüfusa sahip olmalarına rağmen Türkmen olmak iyi bir gelecek vaat etmediği için esenliği Araplar gibi yaşamakta bulanlar, çocuklarına Türkçe öğretmekten dahi ısrarla uzak duruyor. Bir kısmı çoktan asimile olmuş ve Araplaşmış olan bu kardeşlerimizin kalan kısmı şimdilik, kimliklerini reddetmiyorlar; ancak yakın bir gelecekte kim olduklarını unutacakları değerlendiriliyor.

           Bu kardeşlerimiz son dönemde yaşanan iç savaş nedeniyle çok sıkıntı içindeler. Suriye’deki İslamcı Muhalif Gruplar sınırımıza bir kilometre uzaklıkta Türkmenleri katlederken kader kurbanı bu masum insanlara “dininiz zayıf, katliniz vacip, malınız helal, hanımlarınız da hediye” diyerek kendilerince fetva veriyorlarmış. Suriye’nin kuzeyinde Akdeniz’e geçişi sağlayan önemli bir bölgede yaşayan Bayır Türkleri geçmiş yıllarda rejimin hedefindeyken şimdi İslamcı muhaliflerin hedefi oldular. Velev ki muhalif isyancılar başarısız olursa bu sefer rejim tarafından Türk ajanı olmakla suçlanan Türkmenler bu işin bedelini çok ağır bir şekilde ödeyecekler. Aynen iki ucu kirli değnek gibi…         

      İşin acısı bu vahşet tüm hızıyla sürerken, Türkiye ve dünya kamuoyu, Beşar Esad güçleri ve islamcılar arasında sıkışıp kalan Türkmenlerin dramına duyarsız kalıyor. Yetmezmiş gibi müslümancılık uğruna soydaşımız olan bu insanları katledenlere bir de destek oluyoruz!!! Allah bizi affetsin…  Habere göre; Suriye’de gittikçe hâkimiyet kuran islamcı gruplar bu sloganlarıyla Hatay’ın Yayladağı İlçesi’nin bitişiğinde yaşayan Bayır Türkmenleri arasında son birkaç aydır terör estirirken,  rejime ait tanklar Türkmen köylerini topa tutup, uçaklar da köyleri bombalıyor.     

          Bir çok bölgeye insani yardım ulaşmadığı için sayıları 3.5 milyona ulaşan nüfuslarıyla  Suriye Türkmenleri perişan durumda. Dünya kamuoyu, nüfusları 2 milyonu geçmeyen Kürtleri desteklemekten geri kalmazken, Türkmenler de bir umut olarak Ankara'dan destek bekliyor.        

    Taraf gazetesinden Amberin Zaman’ın haberinde bölgeden bir vatandaş; Hatay ile Lazkiye arasındaki dağlarda bulunan “Bayır” bölgesindeki Türkmen köylerinin son durumunu şu sözlerle özetlemiş: “Irak Şam İslam Devleti (IŞİD), son birkaç aydır köylerimize sızmaya başladı. Evvela camilerde imamlığı ellerine geçirdiler. “Sufisiniz size gerçek dini öğreteceğiz, şeriat getireceğiz,” dediler. Ellerinde müthiş silahlar vardı. Çoğu yabancı. Sudanlı, Mısırlı, Yemenli, Dağıstanlı, Faslı. Biz Özgür Suriye Ordusuna (ÖSO) bağlıyız. Onlara yardım ediyoruz diye bizleri öldürmeye başladılar. Yine Arap olan Hamza Haddad’ın evine gelip “İki kızını hazırla alacağız” dediler. Hamza kızlarını alıp kaçtı. Öldürdükleri insanların burunlarını, kulaklarını kesiyorlar. Beşar ile mücadeleyi bıraktık şimdi bunlarla baş etmeye çalışıyoruz.  Suriye muhalefetinin en büyük sorunu “İhvan el Müslümin” veya Müslüman Kardeşler. Rejime karşı savaşan direnişçilerin arasına esas fitneyi sokan İhvan. Suriye’nin yarısı gitse, Türkmenlerin hepsi ölse umurlarında değil, yeter ki onlar başta olsunlar.”     

          Aynı gazetede yer alan, Eylül 2013’te  Suriye’de savaşan gruplardan başlarını ABD yönteminin “terörist” ilan ettiği El Nusra’nın çektiği 13 grup tarafından yapılan açıklamada “Suriye Ulusal Koalisyonu ve önerdikleri Ahmet Tomeh liderliğindeki hükümet hiçbir şekilde bizi temsil etmiyor ve onları tanımıyoruz. İmza koyan güçler olarak, tüm askerî ve sivil güçleri yasamanın tek kaynağı olacak şeriata dayanan açık bir İslami çatı altında birleşmeye çağırıyoruz” denilmişti. Açıklamayı imzalayan gruplar arasında Türkiye’nin hamiliğini yaptığı Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Liva el Tevhid ve Liva el İslam gibi oluşumlar da var.       

         Esad rejiminin çökmesi halinde Suriye’de El-Kaide yörüngesinde bir İslami Devletin kurulması ihtimali gözardı edilemez. Yarın biz bu radikal unsurlarla başbaşa kaldığımızda terör eylemlerini muhtemelen bize taşıyacaklardır. Geçen haftalarda yazmıştım, güneydoğumuzda yeni bir peşaver doğmak üzere. Bu durum bizim için çok pahalıya patlayabilir. Türkmenleri katleden, vahşice kan döküp, Türkiye'ye kaçan El Kaidecilerin "hukuki boşluk" bahanesiyle ellerini kollarını sallayarak gezdiği gazetelerde yer alıyor. Güvenlik kuvvetlerinin de bu teröristleri tespit ettiği, fakat Suriye ile ilişkilerin kopması nedeniyle "Suçluların İadesi Anlaşması", devre dışı kaldığından ve "Türkiye içinde suç işlemedikleri" gerekçesiyle yakalayamadığı belirtiliyor. Kendinden olmayan herkesi öldürüp ciğerlerini yüreklerini yiyen bu adamlardan ne bekliyoruz ki…

Süheyl ÇOBANOĞLU

RUBASAM Bşk.Vekili

www.rubasam.com