AKP’nin hem de Prof.ünvanlı MKYK üyesi Yasin AKTAY namlı zatı muhterem müthiş bilimsel bir tesbitle, Türk diye bir ırkın olmadığını cevaz buyurmuşlar. Ben bu hafta köşemi ona ayırmıştım ama Yeniçağ Gazetesinden Hasan Demir bir kitap dolusu yazı yazsak anlatamıyacağımız kadar güzel cevaplamış. Ben de aynen aşağıya aktardım.

“1,5 milyon Ermeni’yi kesmiştir” derken Türk var.
“Kürtlere asimilasyon uygulamıştır”  derken Türk var.
“Rumların mallarını gasp etmiştir”  derken Türk var.
“6-7 Eylül olayları” nda Türk var.
“Toprak ve tazminat taleplerinde”  Türk var.
“Özerklik kılıfı altında ‘bağımsızlık’ isterken” Türk var.
“Bartholomeos için Ekümenik Patriklik isterken” Türk var.
Velhasıl, “isterken” Türk var, “Hakkı teslim ederken” Türk diye bir şey yok. Bunun adı, olsa olsa, alçaklıktır. Prof. Dr.Yümni Sezen de “Bir şeyin düşmanı varsa, kendisi de vardır!” diyerek bu cevabı taçlandırmış, sağolsunlar… Türk varmı yokmu siz karar verin.

Yasaklıyken bile türlü iddia ve şaibeler sözkonusuyken bundan sonra saldım çayıra mevlam kayıra…  

Suriye’de yaşayan Türkmenlerin sorunlarını anlatmak için Dışişleri Bakanı Ahmet DAVUTOĞLU’ndan randevu isteyen MHP’ye cevap verilmemiş. Diğer gruplara her türlü yardımın yapıldığını iddia eden MHP Hatay miletvekili, Türkmenlere 300 çadırı bile çok gördüler diyor. Eh partinin MKYK üyesi Türk diye bir ırkın olmadığını iddia ediyorsa buna şaşırmamak lazım.

Balyoz adıyla anılan adli davalara konu olan belgeleri bavulla getiren gazeteci şimdi de 2004  Milli Güvenlik Kurulu toplantısında alınan ve hükümet üyeleri tarafından imzalanan kararları içeren belgeleri piyasaya sürünce ortalık karıştı. Tam da dersane tartışması yaşanırken bunların ortaya çıkarılması elbette çok manidar. Fakat bugüne kadar bu belgelerin nasıl olup ta o gazetecinin eline geçtiğini sorgulamak kimsenin aklına gelmedi. Herkes askere karşı yapılan itibarsızlaştırmadan dolayı alkış tutuyordu o vakitler. Bence devlet eğer devletse, öncelikle bu ve benzeri gizlilik ibareli bilgi veya belgeleri sızdıran ve bunu basına malzeme yapanlar hakkında yasal işlem yapması gerekmezmi. Ondan sonrasında eğer işlenmiş bir suç varsa o suçu işleyenlerle ilgili kanuni kovuşturma yapılmalıdır. Ayrıca Milli, Güvenlik Kurumu yasal bir kuruluş olduğuna ve burada hükümet üyelerinin de imzasıyla bir takım kararlar alındığına göre suç bunun neresinde? Kanunlarda suç olduğu belirtilen, Milli Güvenlik Siyaset Belgesinde yer alan, ayrıca toplantılarda Hükümet üyelerinin de imzalarıyla karar alınarak mücadele görevi verilen konularda yetkililer ne yapacaklardı ki???

Süheyl ÇOBANOĞLU