Gazetede başlık; “Meclis’te seviye sıfırın altında”, haberin devamında bütçe görüşmeleri sırasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinde milletvekillerinin karşılıklı sinkaflı küfürleşmelerine sahne olduğu yazılmış. İlk defa karşılaşmıyoruz elbette benzer çirkin kelimelerin kullanımına. Ama TBMM bizim gözümüzde yüce Türk Milletinin en yüksek temsil organı olduğu için üzülüyoruz. Haberin ayrıntılarına girince , üzüntümüz utanca dönüşüyor ve okurken bile yüzümüz kızarıyor. Başbakan Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın attığı milletvekillerine hakaret içeren tweet’lerden sonra TBMM’de ortam iyice gerilmiş ve CHP’li Muharrem İNCE, üzerine yürüyen AKP Tokat milletvekili Zeyid ASLAN’a söylenince, küfür konusunda sicili hayli kabarık olan Zeyid ASLAN da İNCE’ye, “senin k…. S….rim” demiş ve küfürleşme meclis tutanağına da geçmiş. Hatta Aslan, fiziki saldırıda bulunmak amacıyla İnce’nin üzerine yürümüş fakat arkadaşları tarafından engellenmiş.

Sözlük anlamına baktığımızda “Düzeyi, değeri düşük, bayağı olan” şeklinde tanımlanan seviyesizlik bizim meclisimize yakışmıyor. Bu coğrafyada 624 yıl imparatorluk, 90 yıl da Cumhuriyet geleneği olan ve binlerce yıllık tarihi geçmişinde çom sayıda imparatorluk ve devlet kurmuş olan bir milletin meclisinden daha düzeyli görüntüler beklemeye hakkımız var diye düşünüyorum.

AKP milletvekili Zeyid ASLAN’ın daha önce de aynı şekilde milletvekili Kamer GENÇ’e ağza alınmayacak galiz küfürlerle hakaret ettiği, mecliste uyurken fotoğrafını çeken bayan gazetecilere hitaben yakışıksız kelimeler kullanarak hakaret ettiği biliniyor. İşin bam teli de burada. Çünkü bu tip davranışları yapanlar  partileri  tarafından “adamımızı yedirmeyiz” mantığıyla sahiplenildiğinden olsa gerek “nasıl olsa bir şey olmaz” düşüncesiyle benzer tavır ve davranışlar tekrar edebiliyor.

Sorun ismi geçen milletvekiliyle sınırlı değil. Yine TBMM Genel Kurulundaki bütçe görüşmelerinde BDP Muş Milletvekili Sırrı SAKIK, önceki yıllarda PKK’nın bombalı terör saldırısında evladını kaybeden  AKP Diyarbakır Milletvekili Oya ERONAT’a  “Acının keyfini yaşayan kadın, sus sen” diyerek bağırmış. Bazı medya mensupları da, “siz de evladınızı kaybetmiş bir insansınız, sözleriniz yanlış olmadımı? Sn.Eronat’tan özür dilemeyi düşünüyormusunuz?” diye soruyorlar. Sakık ise kamera karşısında lafı kıvırıp duruyor fakat bir türlü özür dilemiyor. Bu da bir seviye göstergesi herhalde…

Üstüne de “Biz bütün anaların acısını, gözyaşını dindirmek için büyük bir barış mücadelesi yürütüyoruz” demiş. Nasıl bir gözyaşıymış ki yıllardır istismar edile edile tüm anlam ve değerini yitirdi. Kardeşim, senin bahsettiğin anaların gözyaşı yıllardır pkk terörü tarafından bu ülkede son derece acımasızca akıtılıyor. Bugüne kadar pkk.lı teröristlerce asker, polis, korucu, öğretmen, sivil ayrımı gözetmeden, yaşlı, genç, çocuk, bebek demeden vahşice katledilen terör kurbanlarının hem anaları, hem de çoluk çocuğu hep ağladı ve halen ağlamaya devam ediyor… 40 bin insanın kaybına sebep olan terörün kınanması bir yana bu kesim tarafından nerdeyse kutsanması hangi vicdana sığar bilmiyorum.

Tarihi ve bilimsel gerçekler apaçık ortada olduğu hale saptırılması da cabası. MHP Milletvekili Yusuf HALAÇOĞLU TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında yaptığı konuşmada “Sultan Alparslan’dan bahsediyorsunuz. Romen Diyojen’in ordusunda Franklar vardı, Normanlar vardı, Slavlar, Gürcüler, Abazalar vardı, Ruslar vardı, Ermeniler vardı, Peçenekler ve Türk olarak da Uzlar vardı ama Alparslan’ın ordusu 40 bin kişiydi. İddianıza göre 20 bini Ermeni, 10 bin Kürttü. Bu durumda Alpaslan’ın ordusunda Türk yoktu demek ki !!! Öylesine, saçma sapan konuşmalar yapılıyor ki, hayretler içinde kalırsınız” demiş.

Milli kimlik ve devlete hakaret edip varlığımıza saldıranlar önce Kürt kimliğinin tanınması için mücadele ederlerdi. Şimdi o safha geçildi sıra “Türk yoktur’a” geldi. Prof.İlber Ortaylı’nın deyişiyle elbette “Kürdü memnun edeceğiz diye kimse Türklüğünden vazgeçecek değil.” Ama bilime, tarihe ve gerçeklere aykırı saçma sapan iddiaların ve toplum mühendisliği çalışmalarının yetkili ağızlardan ifade edilmesi de bir seviye göstergesi değilmi?