RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU
Süheyl ÇOBANOĞLU
suheylc@yahoo.com
BUMERANG
31/12/2013 Yine operasyon haberlerinin gazete manşetlerini kapladığı günlerdeyiz. Bu sefer imar ve altın ağırlıklı “BÜYÜK RÜŞVET” operasyonu sözkonusu. İlki altın ticaretindeki usulsüzlükler, ikincisi TOKİ’deki yolsuzluklar, üçüncüsü de Fatih Belediyesindeki imar yolsuzluklarını içeren üç ayrı yolsuzluk dosyası için aynı anda operasyon düzenlendi. Aralarında bakanların oğullarının, bir kamu bankası genel müdürünün, belediye başkanının, ve bazı ünlü işadamlarının olduğu birçok kişi gözaltına alındı. Telefon kayıtlarıyla tesbit edilen ve video ile görüntülenen takibin birbuçuk yıldır sürdüğü, ayakkabı kutularından çıkan milyon dolarların ve yatak odalarında ele geçirilen para sayma makinelerinin gazetelere yansıyan görüntüleri işin ciddi olduğunu gösteriyor. Konuyla bağlantılı oldukları iddiasıyla dört bakanın adının geçtiği, üç bakanın oğullarının da gözaltına alınması nedeniyle işin siyasi boyutu da önem kazanıyor. Fakat işin ilginç yanı, oğulları gözaltna alınan bakanların ve hatta Başbakan’ın dahi operasyondan haberleri olmamış. AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN Adalet Bakanı olduğu dönemde “Bir yerde yanlışlık görüyorsanız, şaibe görüyorsanız, yasadışı faaliyet görüyorsanız, ucu nereye kadar varırsa varsın, üzerine gidin diyoruz” diyordu. Başbakan Erdoğan da, 19 Ocak 2009’da İtalya’da “Temiz Eller Operasyonu” olduğunda İtalya’yı Türkiye’ye örnek gösterenler, lütfen şu anda Türkiye’de “Temiz Eller Operasyonu” yapanlara saygı duysunlar. Bırakın bakalım nereye varacak bu işin sonu. Rahat olun! Anadolu’da güzel bir söz var: Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz” derken, 16 Şubat 2011 tarihinde, “Ak ile karanın ortaya çıkması, sürecin hassasiyetle ilerlemesi için herkesin yargıya ve yargı sürecine saygı duyması gerekir. Bu konuda, duyarlı, hassas olmak herkes için geçerlidir.” Sözleriyle yargıya güvenilmesinin gerektiğini bir kez daha yineliyordu. Sade bir vatandaş olarak bizler de aynısını düşünüyor ve sistemi kemiren bu yolsuzlukların ucu kime dokunursa dokunsun sonuna kadar gidilmesini bekliyoruz. Fakat operasyonun yapılmasının ardından İstanbul Emniyet Müdürü dahil bir çok polis müdürünün görevden alınması, soruşturmayı başlatan savcının yanına iki savcı daha görevlendirilmesi ve itilaf halinde iki savcının imzasıyla karar alma genelgesi, soruşturmanın akıbeti hakkında şüpheye yol açarak sonucun “Deniz Feneri” gibi olacağı yorumlarına sebep oldu. Yine gazetelerde İçişleri Bakanının izlendiğinden şüphelenerek İstihbarat Şubeden temin ettiği araçla önlem aldığı haberleri yer alıyor. Sevgili arkadaşım Ali Rıza Mutluer, Sabah gazetesinde olayı yorumlayan başlıkları paylaşmış: İŞTE SİNSİ TEZGAH ..TORBA OPERASYONUNU PLANLAYAN KOMPLOCU ODAKLAR, 1 TAŞLA 4 KUŞVURMAYI AMAÇLIYOR ...1. NEDEN EKONOMİ BAKANI? FAİZ LOBİSİYLE MÜCADELEYE DARBE VURMAK...2.NEDEN İÇ İŞLERİ BAKANI ? EMNİYETTEKİ DERİN YAPIYI KORUMAK..3.NEDEN ÇEVRE BAKANI? TOKİ ÜSTÜNDEN BÜYÜMEYE ÇELME....4 .NEDEN HALK BANKASI GENEL MÜDÜRÜ? KİLİT BANKAYA BÜYÜK KISKAÇ… Meşhur sözde olduğu gibi, hırsızın hiç mi suçu yok!!! Ayakkabı kutularından saçılan milyonlarca dolar, yatak üstündeki para sayma makinaları, evlerdeki bir sürü kasa, kamera görüntüleri, telefon kayıtları ortadayken hala komplo teorileriyle olayı gölgeleme çabaları çok komik kaçıyor. “Askeri vesayete karşı mücadele ediyoruz, Türkiye bağırsaklarını temizliyor” tezleriyle operasyonlar yapılırken alkışlayanların şimdi “dış güçlerden, İsrail’den, üzerimizde oyun oynanıyordan” falan bahsetmesi çok anlamlı değil. Doğruluğu şüpheli delillerle yüzlerce subayı içeri atıp, Ordunun komuta kademesi çökertilir, Devletin sırları çarşaf çarşaf ortalara dökülürken, Ordumuzun gizli olması gereken savaş planları ellerde dolaşırken ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temel değerleriyle oynanırken alkışlayanlar için şimdi aynaya bakma zamanı gelmedimi? O zamanlar “her taşın altında cemaati aramayın” diyenler, şimdi niye tersini söylüyor? Önemli olan yolsuzlukla mücadelededir, hani fakir fukaranın, garip gurabanın, kimsesizlerin kimi olmayacakmıydı bu bakanlar. Bu konuda çifte standart olmamalı. Elbette devletin sırları her ne sebeple olursa olsun ortalığa saçılmamalı, mahkeme kararıyla kesinleşmeden kimse suçlu ilan edilmemeli. Hukuka herkesin bir gün ihtiyaç duyacağı asla unutulmamalı. Ama yolsuzlukların üzerine gidilen bir soruşturmada “gizliliğin ihlali” gibi bir gerekçe ile suçlamalarda bulunmak, vatandaşın aklına “yolsuzluğun karartılmasını” akla getiriyor. Süheyl ÇOBANOĞLU RUBASAM Bşk. V |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KADIN OLMAK ZOR - 08/03/2016 |
KADIN OLMAK ZOR |
Al Sana Soykırım - 01/03/2016 |
Al Sana Soykırım |
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz - 29/01/2016 |
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz |
KOPMAYACAĞIZ - 26/01/2016 |
KOPMAYACAĞIZ |
İSLAMI KUŞATAN FİTNE - 14/01/2016 |
İSLAMI KUŞATAN FİTNE |
DERDİNİZ NE ??? - 24/09/2015 |
DERDİNİZ NE ??? |
MEDENİYET DEDİĞİN... - 14/09/2015 |
MEDENİYET DEDİĞİN... |
HANİ KARDEŞTİK !!! - 14/09/2015 |
HANİ KARDEŞTİK !!! |
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ - 30/08/2015 |
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ |
Devamı |