• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • https://twitter.com/rumelibalkanfed

                      
RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU

Süheyl ÇOBANOĞLU
suheylc@yahoo.com
YETİM HAKKI
31/12/2013

Kimsenin günahını almak istemem ama hayatım boyunca karşılaştığım örnekler benzer sonuçlar verdiği için ne zaman “tüyü bitmemiş yetim hakkından” bahsedilse, sanki bir usulsüzlüğü, yolsuzluğu veya gayrimeşru bir işi örtmek için söylenmiş gibi aklıma tam tersi çağrışımlar yaratıyor. Geçen hafta başlayan “BÜYÜK RÜŞVET VE YOLSUZLUK OPERASYONU’yla” ortaya dökülenlerden sonra fakir fukaranın, garip gurebanın ve kimsesizlerin kimi olmak, yalana, yolsuzluğa ve yokluğa karşı olmak iddiasıyla işbaşına gelindiği için geniş kesimlerde yaratılan umut bir anda buhar oldu.

 

Sanki düne kadar işbaşında olan Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar Müslüman değilmiş gibi ilk zamanlar çokça dile getirilen “Müslüman bir Cumhurbaşkanı, Başbakan vs.” olması arzusu, seçmen nezdinde destek bulmuştu. Her şeyin daha yasal, daha adil ve hakkaniyetli, daha demokratik, daha özgür ve eşitlikçi vs. olacağı umudunu yaratmıştı. Fakat bazı siyasetçilerin çocuklarının evlerindeki kasalardan, ayakkabı kutularından fışkıran milyar dolarlar, para sayma makinaları, imar yolsuzluğu suçlamaları, aklama operasyonları medyaya düşünce herkesi şok etti. İslam adına siyaset yapanlardan beklenilmeyen bu görüntüler, işlerin hiç te zannedildiği gibi olmadığını, bal tutanın parmağını yalamanın da ötesine geçtiğini düşündürmeye başladı.

 

Devlet içinde görev almış cemaatçi bir yapının hükümetle çatışmasına dönüşen gelişmeler her ne kadar yolsuzlukların ortaya çıkmasını sağladıysa da, devlete ve hukuka olan güveni de yok etmiştir. Bşir tarafta yolsuzlukların üstüne giden savcılar, öte yanda devlet içinde paralel yapılanma iddiasıyla bu soruşturmaları engellemeyi amaçlıyormuş kanaati uyandıran yargıya müdahele çabaları… Bir gecede onlarca polis müdürü ün görevden alınması yetmedi Türkiye çapında yüzlerce polisin yer değiştirmesi. İstanbul Polisi, mahkemenin “yolsuzluk iddasıyla 30 kişiye gözaltı” emrine uymaması tam bir kaos. Başsavcı kendisine bilgi vermeyen savcı Muammer AKKAŞ’tan dosyayı alınca adı geçen savcı “Başsavcılık ve yargılama kararlarını uygulama durumunda olan Adli Kolluk üzerinden yargıya baskı yapılmıştır. Mahkeme kararlarının uygulanması engellenmiştir. Kararları uygulamıyarak sıralı amirler suç işlemiştir. Şüphelilerin önlem alması, kaçması ve delil karartmasına imkan verilmiştir.” Diyecek kadar müdahele olduğuna dair yazılı bildiri dağıtması bugüne kadar görülmediği gibi işin bu noktaya gelmesi çok vahim.

 

Sanki demokratik, parlamenter bir devlet değil de sultanlıkmış, gibi bakan oğullarının, işadamlarına aracılık yaptıkları, siyasiler ve bürokratlarla samimi ilişkiler kurarak bazı işilerin istedikleri gibi sonuçlanması için baskı yaptıkları ve hatta azarladıklarının, yargıyla hükümeti çatışmasının, Adli Kollukla görevli polisin  mahkeme kararlarını uygulamadığının  ortaya çıkmasıyla gelinen noktanın vehameti gözümüzü korkuttu.

 

Siyaset veya Politika, devlet işlerini düzenleme ve yürütme sanatıyla ilgili özel görüş veya anlayıştır. Kendine özgü kuralları olan ve kanunlarla belirlenen sınırlar içinde olması gereken bir konudur. Siyasi iktidarı diğer iktidar unsurlarından ayıran en önemli özellik meşru olma gücüdür.

 

Din ise, insanları saâdet-i ebediyyeye ya´nî sonsuz saâdete, huzura götürmek için Allahü teâlâ tarafından peygamberleri vâsıtasıyla gösterilen yol demektir. Doğaüstü bir nitelik taşır, mukaddestir, değişmezdir (doğmatiktir) ve gönülden bağlanmayı yani teslimiyeti gerektirir. Allah tarafından konulmuş bir kanundur. İnsanlara, yaratılış gayesini ve varoluş hikmetini bildirir. Yüce Rablerine karşı ne şekilde ibâdette bulunacaklarını öğretir. İyi ve faydalı şeyler yapmaya sevkeder, zararlı işlerden de alıkoyar…

 

Bugün Cumhuriyetimizin kurucusu  Önderimiz ATATÜRK’ün büyüklüğünü ve Laikliğin önemini bir kez daha idrak ediyoruz. Laiklik, çok basit bir anlatımla “din ile devlet işlerinin ayrılmasıdır” diye tarif edilir. Yani devlet dine karışmayacak, din devlete…Aksi halde inançlar ve kutsal değerler üzerinden yapılan siyasetin yanlışlarıyla açılan yara, Müslüman da böyleyse kime inanacağız duygusunu yaratır.

 

Bugün devletin hiyerarşik yapılanmasının dışından emir alan oluşumların varlığından söz edildiği bir dönemden geçiyoruz. Öte yandan yıllardır dost muhabbetlerinde varlığından sıkça bahsedilen usulsüzlük ve yolsuzluk iddialarıyla, otoriter bir yönetimin yarattığı rahatsızlıkların ve dedikoduların yaygın olması sıkıntı veriyordu. Sorunu dış güçlere bağlamak, üzüm yemek yerine bağcı dövmekten başka bir işe yaramıyacaktır. Çünkü bu tip krizler, var olan usulsüzlüklerden, yolsuzluklardan kaynaklanır. Mevcut yanlışların istismarıyla beslenir. Bugüne kadar yolsuzluk suçlamalarına adı karışanlar sandıkta tasfiye oldular ve o hükümetler mutlaka devrildiler. Halkın kayıtsız şartsız peşinden koştuğu siyasetçiyi zamanı gelince sandığa gömen bir sağduyusu var.

 

Kısacası gidişat iyi değil. Her şeye rağmen umutsuz olmamak, devletime, bürokrata ve siyasetçiye inanmak ve güvenmek istiyorum. Siyaset-yargı arasındaki krizin ekonomik krize dönüşmemesini temenni ediyorum.

 

Süheyl ÇOBANOĞLU

 RUBASAM Bşk.V.


2120 kez okundu. Yazarlar

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın

Yazarın diğer yazıları

KADIN OLMAK ZOR - 08/03/2016
KADIN OLMAK ZOR
Al Sana Soykırım - 01/03/2016
Al Sana Soykırım
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz - 29/01/2016
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz
KOPMAYACAĞIZ - 26/01/2016
KOPMAYACAĞIZ
İSLAMI KUŞATAN FİTNE - 14/01/2016
İSLAMI KUŞATAN FİTNE
DERDİNİZ NE ??? - 24/09/2015
DERDİNİZ NE ???
HANİ KARDEŞTİK !!! - 14/09/2015
HANİ KARDEŞTİK !!!
MEDENİYET DEDİĞİN... - 14/09/2015
MEDENİYET DEDİĞİN...
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ - 30/08/2015
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ
 Devamı