1996 yılında gafil bir Rum Kıbrıs'ta Bayrağımızı indirmeye teşebbüs etmiş ve bedelini canıyla ödeyerek herkese ibretlik bir örnek olmuştu. Devrin Kolordu Komutanı Hasan KUNDAKÇI Paşayı ve çalışma arkadaşlarını saygıyla anıyorum. Ama malesef 18 yıl sonra kendi vatanımızda bir hainin kirli eli Bayrağımıza uzanırken herkes sadece seyretti, çünkü süreç bozulmamalıydı(!!!) Asker zor durumda, eğer ateş etse ya paralelci vs. denip süreci sabote etmekle suçlanacak ve fatura yine ona kesilecekti. Ateş etmedi ama yine hakarete uğramaktan kurtulamadı.

Türk Milletinin birlik ve bütünlüğünün simgesi, milli onurumuz ve namusumuz ay-yıldızlı şanlı Bayrağımızın, 08 Haziran 2014'te Diyabakır 2.nci Taktik Hava Kuvvetleri Karargahı önündeki direğe tırmanan terör örgütü mensubu mensubu tarafından indirilmesinde siyasetin payı göz ardı ederek sorumluluk sadece askere yıkılamaz. Askerin elini kolunu bağlayan sebepleri görmemiz lazım, siz taşları bağlar köpekleri salarsanız olacağı budur. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ne diyor, "Hükümetin siyasi iradesine bağlılık olmasaydı, bayrağı indirmeye cüret eden insana cezası o anda verilirdi..." Demek ki hükümet iradesi bu yöndeymiş, arkasında siyasi irade olmayınca asker ne yapsın!

Çözüm ve çatışmasızlık sürecine rağmen terör eylemleri uzunca bir zamandır azalacağına artıyor. Yollar iş makinalarıyla tahrip edilerek ulaşım engelleniyor, onarıma giden araçlar yakılıyor, güvenlik güclerine saldırılar artıyor, korucular, askerler, siviller kaçırılıyor, insanlar öldürülüyor, büyük şehirlerde her gün bir eylem yapılıp otobüsler ve söndürmeye giden itfaiye araçları dahi yakılıyor, ne o barış sürecini inşa ediyormuşuz! Eylemsizlik, çatışmasızlık sürecindeyiz, kaç aydır şehit cenazeleri gelmiyor, analar ağlamıyor denilerek toplum uyutulurken, örgüt ve yandaşları fütursuzca saldırılarını sürdürüyorlar. Bir gazetede sadece bir gün yer alan haberlere bakarmısınız...

-Kızıltepe savaş alanına döndü

- PKK.lı eröristler yol yapımında çalışan iki işçiyi silahla vurup sopalarla dövdüler,

-Yüksekova'da Lice olaylarını protesto için kepenkler iki gündür kapalı

-Kiliste kaçakçılar hastane basıp ASKER DÖVDÜLER

-Kampüste Öcalan sloganlı, "İNTİKAM" yürüyüşü,

-2 POLİS, PKK.lıların attığı molotofla yanmaktan son anda kurtuldu,

-ZIRHLI POLİS ARACI, pkk.lıların taş yağmurundan kaçarken devrildi

-PKK.lı terösitler iş makinalarını yaktılar,

-PKK.lılardan ASKERE taş yağmuru,

- Lice'de HDP milletvekillerinin konvoyu PKK.lı teröristler tarafından durdurularak örgüt propagandası yapıldı.

-Sınırı kaçak geçmeye çalışan bir Suriyelinin vurulduğu iddiası üzerine 5 ASKERİN SLAHINA EL KONULDU,

- Lice'de yol 16 gün yolu kapatan terösitlerin ateşine karşılık veren ASKERLERİN SİLAHLARINA SAVCILIK TARAFINDAN EL KONULDU.

Bunlar gibi onlarcası, günlük vakayi adiyeden haberler olup, büyük basının genellikle görmezden geldiği veya iç sayfalarda çok küçük bir yer işgal eden haberlerden bir demet sundum.

Peki bugünlere nasıl geldik;

-PKK.lı teröristleri Haburda kahraman gibi karşıladık, meydan, meydan dolaştırıp protokollarda ağırladık, mahkemeyi ayaklarına götürdük, pişmanım demeleri için yalvardık ama onu bile demediler,

-PKK'lı mezarlıkları yapıp şehitlik dediler, caddelerdeki bilbordlara teröristbaşının posterlerini astılar,

-Vergi adı altında haraç topluyorlar, mahkeme bile kurup vatandaşları yargılıyorlar, kaçırdıkları insanları BDP aracılığıyla sebest bıraktılar, Korucuları tehdit ettiler ve hatta öldürdüler.

-Öz Savunma Birlikleri oluşturdular, PKK paçavralarıyla şehirlerde törenler yaptılar. Resmi ağızlardan bölgeyi Kürdistan olarak adlandırdık, köy ve kasaba isimleri değiştirildi, Belediye binalarına Kürtçe tabelalar asıldı,

-Barzani'yi AKP kongresine getirip partililere "Türkiye seninle gurur duyuyor" sloganı attırdık,

-Teröristler devlet karayollarını günler boyunca kesti, şehirlerde molotoflu yüzlerce eylem yaptı kimlik kontrolları yaptılar, bazı karakolları kapattık, kalanlarda ise sadece kendimizi savunduk.

-BDP.li milletvekilleriyle PKK.lı militanlar yollarda kucaklaştılar, milletvekili kaçırdılar,

-Utanmadan "gerillanın harekat alanını daraltıyor" gerekçesiyle teröristler bölgede baraj ve yol yapımına yapıma karşı çıkarak eylemler yaptılar,

-PKK'lı gerçek teröristlerin gizli tanıklığıyla Genelkurmay Başkanını ve terörle mücadelede canını ortaya koyan bir çok subayımızı terörist deyip hapsettik

-Okullarda Andımız kaldırıldı, 19.Mayıs, 23.Nisan gibi Bayramlar yasaklandı. Valilik tabelalarından, resmi kurumlardan T.C ibaresi kaldırıldı, "Ne Mutlu Türküm Diyene" yazılı tabelalar söküldü, il Başkanları tarafından "Türk olmaktan kurtulduk" dendi, Valiler bile teröristbaşı Öcalan'a övgüler düzdü.

Bütün bunlara rağmen yüz verdikçe astarını istediler, hiç yetinmediler, hep daha arsızlaştılar.

Güvenlik güçlerinin elleri bağlanıp, terörle mücadele durdurulunca meydan bunlara kaldı. Bu durumda askerden direğe tırmanan teröristi vurmasını beklemek ne kadar gerçekçi bir yaklaşım olur. Bir görevi de caydırıcılık olan asker, yukardaki şartlar sonucu caydırıcılığını yitirmişse daha vahim hadiselere de şahit olabiliriz.

Düşürüldüğümüz bu durum yüreğimizi yakıyor ama 1996'da Kıbrıs'ta gereğini yapan askerin arkasında Türk Devleti vardı. Ya şimdi???

Süheyl ÇOBANOĞLU
RUBASAM Bşk.V.