RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU
Ufuk SÜSLÜ
ufukssl@hotmail.com.tr
BALKANLARDA MEVLEVİLİK
19/07/2014 BALKANLARDA MEVLEVİLİK “Kavalın Acıları” (Arnavut Şair Naim Fraşeri`den Mevlevilere ağıt) “Dost ve arkadaştan/ Ayırdıkları günden beri/ Erkek, kadın ağladı/Benim acı feryadlarımdan” Şeb-i Aruz 741. Uluslararası Vuslat Yıl dönümü her yıl 7-17 Aralık tarihinde kutlanmaktadır. Aynı kutlamaların Balkanalar da iz bırakan bu ekolü yaşatmak adına yapılmasını arzuluyoruz. Balkanlar Mevlanaya, Mevlana da Balkanlara Vuslat istiyor..Bu yazımı kaleme alış nedenim bir zamanlar Rumelide Mevlevihanelerin önemi üzerinedir. Ufuk Süslü İGMAN TV EDİTÖRÜ Balkanlar`da fütuhatlardan evvel, gönüllerin fethedilmesinde hiç şüphesiz İslam Tasavvuf misyonunun ve Tekkelerin rolü önemlidir.Tasavvuf tarik`ı (yolu) İslam inancının, imana ve amele yansımasının tezahürü olarak bireylerde ve onların sosyal yaşamlarında oluşan bir farkındalık biçimidir/yansımadır.Özellikle Balkan coğrafyasında devlet-i Aliye ile tebaa arasındaki tüm ilişkilerde siyasi bir rolede sahiptir (Massignon:1979). Balkan coğrafyasında farklı kimliklere aynı kültür ve inancı aşılayan bu manevi güç, sadece kırsal alanlarda değil, bilhassa kent merkezlerinde faaliyet gösteren şehirli bir karaktere sahiptir (İnalcık:2004).VIII. yüzyıl dan Bosna`nın fethine kadarki (1463) süreç tasavvuf`un kılasik gelişim çağıdır.Azda olsa Selçukluların etkisini görebiliriz. Anadolu da güçlü en güçlü dönemini yaşayan bu manevi güç, Balkanlarda Yesevi ekolünün yeni yeni görüldüğü bir çağdır. Bu ilerlemede Moğol istilasının etkisi vardı. Moğol istilası, tebliğin önce Anadolu`ya sonrada Balkanlara sirayetine neden olduğunu görürüz.Hoca Ahmet Yesevi ve Necmettin Kübra gibi pirler, dervişlerine Anadolu`ya gitmelerini tavsiye derler.Mevlana Celaleddin er Rumi (ö.1273) Belh`den Konya`ya gelir. Kaderin cilvesidir ki bugün Bosna da da, mevlevi dervişlerinin kurduğu aynı adlı bir şehirde manevi değerlerimiz hala hayat bulmaktadır. Bu şehrin adı Konjiç`dir. “Geldik ti bir zamanlar Sarı Saltukla Asyadan/ bir bir diyar-ı Rum`a dağıldık Sakarya`dan” (Y.K.Beyatlı). Bu güzel şiirde Balkanlara ilk varışın simgesi vardır. Sarı Saltuk 1263 de Bosna fethinden 200 yıl önce 12 bin çepni Türkü ile Dobruca`ya yerleşir.Bu açılan kapıdan “Diyar-ı Rum`a” girilir. Bosna, Sırpistan, Hırvatistan, Karadağ, Makedonya, Kosova, Arnavutluk tek tek bu manevi gücün şemsiyesi altına girerler. Balkan insanı kendilerine sadece vicdan ve ibadet özgürlüğü sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda İslami daire içerisinde, kendi otantik halk kültürlerini ve kimliklerini korumalarına imkan tanıyan Mevlevilik ve diğer tasavvuf akımlarını benimsemişlerdir (M.İzeti:2004). Mevlevilik XIV. Asırdan XVI. Asra kadar 200 yıllık süreç içinde, Balkanlar da Kilis, Selanik, Üsküp,Peçoy, Belgrad, Belgradçık (Konjiç), Saraybosna, Filibe, Girit, Niş, Siroz, Vodine ve Yenişehir (Uzluk:1992) gibi önemli stratejik şehirlerde Türklere açılmış gelişmiş, yerleşmiş ve merkezileşmişlerdir. Balkanlarda Mevlevilik “asitane” ve “zaviye” mevlevihaneleri olarak saydığımız şehirlerde inşa edilmişlerdir. Kasaba ve köylerde ise daha çok evlerde ve zaviyelerde toplanarak sema ve ibadet yapılmıştır. Asitanelerde çilekeş denilen daireler olduğundan, zaviyelerden daha büyük kombine yapılar olarak görülürler. Bunlardan en meşhuru Saraybosna da inşa edilen İsa bey (asitanesi) Tekkesidir. İsa bey mevlevihanesi (1492) Balkanlardaki en büyük ve türünün tek örneği olarak günümüze kadar ulaşmıştır (Prilozi:1951).Kurulduğunda küçük bir kasaba (nüfusu 1000) olan Vrhbosna, bu tekke ve İsa bey sarayının cazibesiyle giderek büyümüş ve Bosna`nın başkenti Sarajevo (Saraybosna) adını almıştır.Vakfiyede Ev.K.K., Sadis 629 nolu defterde bu tekke Mevlevihane olarak kaydedilmiştir (Prilovi:1951).Evliya Çelebi (1659 da) Saraybosnada 47 tekke olduğunu yazmıştır (V.cilts.431). Tekkede ahiliğe benzer bir gelenek olan “Kuşatma” merasimleri yapılırmış. Dönemin ileri gelenleri, esnaf ve zanaatkarları İsa bey mevlevihanesinde toplanırlar ve yetenekli zanaatkarlara ve esnaflara törenle ustalık kuşağını takarlarmış.Bu gelenek 1924`e kadar sürmüştür.Tekke 1697 de Sırp Prensi Evgen Savojski tarafından yıkılmış fakat 1782 de tekrar yapılmıştır. Balkan mevleviliği, Belh`in “Züht” anlayışı, Endülüsün “vahdet-i vücut” ekolü ve Horosan`ın ney ve şiirleriyle, “İnsan-ı Kamil” vizyonunda kendini tamamlamıştır. Günümüz Balkanlılık tipolojisinde bu hamurla yoğrulmuş insan/müslüman anlayışını görebilirsiniz. Mesnevinin iki cildi 1915 de Boşnakça olarak Cemalettin Çavuşeviç tarafından tercümeye başlanmış, Feyzullah Hacıbayriç tarafından 1988 yılında tamamlanmıştır. Sırbistanda Belgrat ve Niş te birer mevlevi tekkesi olduğunu A.Gölpınarlının “Mevlanadan sonraki Mevlevilik” kitabından (s.335) öğreniyoruz.Bunlar 1961 de dönemin sosyalist idarecileri tarafından yıkılmıştır.Belgraddaki Mevlevi tekkesinin acıklı bir hikayesi vardır.Tekkedeki türbede 1814-18 lerde Müslüman olan ve babası tarafından şehit edilen bir Sırp genç kızı yatmaktaymış.Sırplar bu türbeyide yıkmışlar. Kosova da ise19. Yy.sonlarına kadar Prizren, Yakova ve İpek (Pej) de mevlevi tekkeleri vardır.İpekteki tekke 1930 da son mevlevi şeyhi İsmail efendinin Konyaya göçüyle kapanmıştır.Tekkenin idaresi Halveti-Karabaşi tarikatına devredilmiştir.Yakova mevlevileri 1955`e kadar bir evde faaliyetlerine devam etmişlerdi (Beograd:1973). Makedonya da 18. Ve 19. Yy.larında Manastır (Bitola), İştip, Veles (Köprülü), Kriva Palanka ve Üsküp de mevlevi tekkeleri vardı (Çoliç:1994).Üsküp mevlevihanesinde günümüze kadar zaman zaman sema icra edilmiştir (A.Stojanovski:10981).Alman seyyahı J.K. Weyand 1822 de Manastırda bir sema ayinine katıldığını yazmıştır. Üsküp Bitpazarı mevlevi tekkesi 1955 de yıktırılmıştır.Evliya Çelebi bu tekkenin 1660 daki varlığından bahsetmiştir.Tine çelebiden o dönemde Üsküpde 20 tekke olduğunu öğreniyoruz. Üsküp Meşayih Meclisi 1939 raporunda Bitpazarı tekkesinin türbedarı Hüseyin dedenin postnişliğinden bahsetmektedir.Tekkelerin vakfiyesinin ne kadar önemli olduğunu göstermesi açısından bu tekkenin malvarlığından kısaca bahsetmek istiyorum. Üsküp bölge Müftülüğü K-1 evrak no 234 kayıtlarına göre tekkenin vakfiyesine kayıtlı taşınmazlar şunlardır; “Doğancık köyünde 3500 dönüm arazi, 3 taşlı değirmen, Köşe kadı camiinde bir dükkan ve ev, İpekde 8 dükkan...”Bu vakfiyelerden aynı zamanda Meşayih raporunda da bahsedilmektedir (Elezoviç, “Turski spomerci” l 683). Tekkenin son şeyhi Hakkı efendi 1954 de İstanbula göçünce tekke yıktırılmıştır. 17. yy. da Evliya Çelebi Arnavutluk Elbasan şehrinde bir mevlevi tekeksi olduğunu kaydetmiştir.Bu tekke l.Dünya savaşında metruk haldeyken Sırp askerlerince yıkılmıştır.Arnavutluk Cumhuriyeti merkez arşivinde no.113 le kayırlı bir Vilayet mektubunda bu tekkeden bahsedilmektedir (1868).Dr. Kuytim Nuro Osmanlı arşivlerinde (Arnavutluktaki) sema eden dervişlerin kayıtlarına rastlamış ve 19.yy. a kadar var olduklarınıda yazmıştır (Kujtum, Tirani:2000).Daha sonra Arnavutluktaki mevlevihaneler, Üsküp`e intikal etmişlerdi. Günümüzde Balkanlarda Bosna dışında hiç bir yerde mevleviliğe rastlanmaz. Daha çok (Bosna, Karadağ) Nakşilik, Kadirilik, Halvetilik, Rufailik ve (Kosova ve Arnavutluk) Bektaşiliğe rastlanır.Yaklaşık 85 yıllık Sovyet ve Yugoslav, Avusturya-Mavcaristan etkisinden dolayı, 20 yy. ve 21 yy.ın başlarında tasavvuf ekolü giderek yok olmaya yüz tutmuştur. 1992-95 Bosna Sırp savaşından sonra bu topraklarda Suudi etkisiyle Vahhabilik giderek yaygınlaşmaktadır. Her ne kadar Osmanlı Türk tasavvuf etkisi azalmış görünsede, entelektüel zihinlerde Mevlevilik ve Mevleviliğin aşk ve sevgisi hala devam etmektedir.İsim verecek olursam, hala mevlevi etkisiyle şiir veren şairler şunlardır diyebilirim; Hamza Humo, Abdulaziz islami, Blaze Koneski, Jovan Jovonoviç (İzeti:2004). Hegel`in Mevlanadan etkilendiğini yine Hegelin eserlerindeki 4050 adet alıntıdan anlıyoruz (M.Mut ve S.Yalsızuçarlar, “Tarih Bilinci” dergisi.2012 Eylül-Ekim sy.).Yazımın başında verdiğim “kavalın acısı” şiirinden alıntı dörtlüğü, Meşhur Arnavut şair Fraşeri yazmıştır (1846-1900).Freşari yazdığı uzunca şiirinde yaklaşık 50 beytin Mevlevi “Ney”`in den ilham alarak yazdığını beyan etmiştir. Kısa yazımda Mevleviliğin çektiği “Çile” ye tanık oldunuz. İşte kavalın/Ney`in ağlaması bundandır dostlar...O güzel insanların, beyaz atlarına binip gittikleri içindir, kim bilir? Ufuk Süslü İGMAN TV EDİTÖRÜ |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
TÜRKİYE PROXİ WAR/SAVAŞIN TAM MERKEZİNDE! - 08/03/2016 |
TÜRKİYE PROXİ WAR/SAVAŞIN TAM MERKEZİNDE! |
"ÇUKUR"! DA SREBRENİTCA`YI YAŞAMAK - 06/08/2015 |
"ÇUKUR"! DA SREBRENİTCA`YI YAŞAMAK |
Zoraki oyuna dâhil olmak. - 16/03/2015 |
Zoraki oyuna dâhil olmak. |
IRAK ANADOLU " SANCAK " - 04/03/2015 |
IRAK ANADOLU " SANCAK " |
ÇUKUROVA`DA İZ BIRAKAN RUMELİ DEVLET ADAMLARI - 16/01/2015 |
ÇUKUROVA`DA İZ BIRAKAN RUMELİ DEVLET ADAMLARI |
BALKANLARDA TEFEYYÜZ ETMEK - 01/07/2014 |
Tefeyyüz, feyz almak kökünden türemiş feyz almak anlamında Osmanlıca bir kelimedir. Bir diğer manası da ilerlemektir. |
BALKON KONUŞMASININ SIRRI NEDİR? - 02/06/2014 |
Dünü bugünle, bugünüde dünle yargılamasak da; bugünün alışkanlıklarının dünden geldiğini de unutmamak lazımdır diye düşünüyorum. |
ADALETİN TEĞET GEÇTİĞİ COĞRAFYA!.. - 26/05/2014 |
Balkanlar´da neler oluyor? Trajedi bitmiyor bu topraklarda.20 yıl geçti aradan, değişen birşey yok henüz. |
-İZM`LER VE MİLLİYETÇİLİK BAĞLAMINDA ERMENİ MESELEMİZİN ÇÖZÜMÜ NE OLMALIDIR? - 28/04/2014 |
İdeolojik emperyalist amaçlı -izm`ler (Faşizm, Komünizm, Sosyalizm, Nasyonal sosyalizm, Juizm v.d) in amaçları yayılmak ve inançlarını devşirmektir. Rejim ithal etmektir. |