RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU
Süheyl ÇOBANOĞLU
suheylc@yahoo.com
KOPMAYACAĞIZ
26/01/2016 KOPMAYACAĞIZ Dış güçler ve yerli işbirlikçilerinin, 78 milyon vatandaşımızın paylaştığı ortak duygu ve değerlerle, milllet olma vasfını yokedebilmek için yüzyıllardır sinsi faaliyetlerini sürdürdükleri herkesçe bilinen bir şey. Son otuz yıldır bölücü teröristlerin, şiddet, acı ve gözyaşıyla akıttıkları kanla toplumun karşılıklı saygı ve sevgisini, huzurunu ve birarada yaşama arzusunu yoketmeye çalışmakta oldukları da ortada. Aynı kültürel değerler etrafında birleşmiş, ortak duygu ve düşünceleri paylaşan bir toplum olabilme şansımızı azaltmak için şer güçler elbirliğiyle çalışmaktalar. Siyasi bölünmüşlüklerimiz de buna çanak tutmakta, birinin ak dediğine öbürü mutlaka kara demekten vazgeçmemektedir. Anayasamızın başlangıç kısmında; "Hiçbir faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı" belirtilmektedir. Ama buna rağmen bazıları bildiğini okumakta ve yangına körükle gitmektedir. Bölücü terörün ülkemiz gündemine girdiği günden itibaren asayiş bozulup, huzursuzluk ve gerginlik artarken yaşam sevinci azalmakta, karşılıklı sevgi ve saygımızı, hoşgörü kültürümüzü, merhamet duygumuzu köreltmekte gülüşlerimizi ve mutluluk duygumuzu yoketmektedir. Siyasetin ötekileştirici dilinin de katkısıyla iyice kamplaşan insanımız, günlük yaşamda, sosyal ilişkilerde ve aile içinde dahi birbirine olan sevgi ve saygısını kaybetmekte... Türk toplumu 10 Ağustos 1920'de imzalanan Sevr anlaşmasıyla dağılan Osmanlı imparatorluğu yerine Büyük Önder Mustafa Kemal (ATATÜRK) önderliğinde 24 Temmuz 1923'te Lozan anlaşmasıyla Türkiye Cumhuriyetini kurarak "NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE" anlayışıyla hem "duygusal" hem de "mantıksal" birlikteliğin temellerini atmıştı. Ne yazık ki güçlü bir Türkiye'nin varlığından rahatsız olanlar yılardır güzel ülkemizi ve halkımızı etnik ve mezhepsel anlamda bölebilmek için tüm güçleriyle ellerinden geleni yapmaktalar. Bu amaçla Cumhuriyetin ilk yıllarında İngiliz altınlarıyla başlattıkları isyan denemeleri başarısız olmuş, daha sonra siyasi görüş ayrılıklarını bahanesiyle yaşadığımız anarşi ve kaos dönemi 12 Eylül'de son bulmuş, sonrasında ise 32 yıldır amaçlarına ulaşmak için bölücü terörü sahneye koymuşlardır. Son aylarda bazı il ve ilçelerde sahneye konan hendek-barikat siyasetinin yarattığı felaketin sonuçlarından son derece zarar gören Kürt kökenli vatandaşlarımız, bölücü teröristlerin hr türlü baskı ve oyunlarına rağmen tuzağa düşmemiştir. Daha geçen yıl "Türkiyelileştiğinden" bahseden HDP/BDP, 7 Haziran seçimlerinden sonra kazandığı 80 milletvekiline rağmen dağdaki terörist başlarına alet olarak inanırlığını ve güvenirliğini kaybetmiştir. Özyönetim iddiası tutmamış, yandaşlarının kurduğu baraja takılıp, kazdıkları hendeklerde kaybolmuşlardır. 1984'ten beri devam eden bölücü terör nedeniyle hayatını kaybeden 40 bin insanın olmasına rağmen halk arasında önemli bir çatışma yaşanmadı. Bu da halkın birlikte yaşama iradesinin gücünü ve şer odaklarının amaçlarına ulaşamayacaklarını göstermektedir. Ama hainler yaptıkları video çekimlerinde kandırdıkları gençlere "biz kardeşmiyiz" sloganıyla antipropaganda yaptırmaktadır. Maksatlı bir şekilde mağdur ve saldırı altında olduğu imajı verilmeye çalışılan Kürt kökenli insanımız, her şeye rağmen gerçek saldırganın terör örgütü olduğunu görmektedir. 7 Haziran seçimlerinde 80 milletvekiliyle TBMM'de temsiliyet kazanmasına rağmen siyaseten görevini yapmayıp sırtını terör örgütlerine yaslayan HDP'ye güvenini kaybeden halk, sadece 5 ay sonra 1 Kasım'da yenilenen seçimlerde bu yanlışı cezalandırarak 59 milletvekiline düşürmüştür. 20 Temmuz'dan sonra yeniden azdırılan terörün amacı Türkiye'yi Suriye'de olduğu gibi bir kardeş kavgasının içine çekmektir. Ama bu oyun tutmadı ve tutmayacaktır. 32 yıldır vahşice işlenen cinayetlere, dökülen kana, çekilen bunca acıya ve gözyaşına rağmen bu millet kan davası gütmemiş, örgütle sade vatandaşları ayırtetmeyi bilmiştir ve böyle devam edecektir. Aksi, günahsız ve masum insanların dökülen kanı ve anaların, eşlerin ve çocukların gözyaşı olacaktır. Süheyl ÇOBANOĞLU RUBASAM Bşk.V. |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |
Yazarın diğer yazıları |
KADIN OLMAK ZOR - 08/03/2016 |
KADIN OLMAK ZOR |
Al Sana Soykırım - 01/03/2016 |
Al Sana Soykırım |
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz - 29/01/2016 |
6-7 Eylül'ü biliriz de 29 OCAK'ı Neden Bilmeyiz |
İSLAMI KUŞATAN FİTNE - 14/01/2016 |
İSLAMI KUŞATAN FİTNE |
DERDİNİZ NE ??? - 24/09/2015 |
DERDİNİZ NE ??? |
HANİ KARDEŞTİK !!! - 14/09/2015 |
HANİ KARDEŞTİK !!! |
MEDENİYET DEDİĞİN... - 14/09/2015 |
MEDENİYET DEDİĞİN... |
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ - 30/08/2015 |
TOK, AÇIN HALİNDEN ANLAMAZMIŞ |
BİZ UYUDUK DÜŞMAN UYUMADI - 27/08/2015 |
BİZ UYUDUK DÜŞMAN UYUMADI |
Devamı |