RUMELİ BALKAN DERNEKLERİ FEDERASYONU
BULGARİSTAN'DAN ANAVATANA ZORUNLU GÖÇ ANMA PANELİ BULGARİSTAN'DAN ANAVATANA ZORUNLU GÖÇ ANMA PANELİ 300 binden fazla Bulgaristan Türk’ünün, yüzlerce yıldır yaşadıkları toprakları terk ettiği ‘Büyük Göç’ün üzerinden çeyrek asır geçti. Türkiye’ye sığınan göçmenler, doğdukları topraklarla bağlarını koparmadılar. 1989 zorunlu göçünün ilk kıvılcımları 1984 yılında Bulgar hükümeti tarafından ateşlenir. Komünist rejim önce Türk nüfusun yoğun olduğu kenar köylerden başlayarak isimleri Bulgarlaştırır. Ardından sıra merkezde yaşayan Türklere gelir. Adını değiştirmeyip Bulgar kimliği almayan Türkler, toplu taşıma kullanamaz. Daha vahimi, ekmek alırken bile kimlik sorulmaktadır. Gösteremeyenler, “Sana ekmek yok!” cevabı ile karşılaşır. Hiçbir sosyal haktan yararlanamayan, okulları kapatılan, konuştuğu dil Türkçe yasaklanan Türkler, ağır şartlara daha fazla dayanamayıp gösteri ve grevlerle hakkını aramaya başlar. 25 Mayıs 1989’da Kuzey Bulgaristan’da özellikle Kırcaali gibi Türk nüfusun yoğun olduğu şehirlerde yürüyüşler başlar. Fakat komünist Bulgar yönetimi bu masum ve haklı hareketlere kaba kuvvetle cevap verir. İşkenceler, gözaltılar, zulümler durmaz. “Elebaşı” olarak tespit ettikleri insanlar, Belene gibi ölüm kamplarında sindirilmeye çalışılır. Ordu tarafından götürülen ve bir daha haber alınamayan insanların, taşkınlıklar sırasında şehit edilen Türklerin sayısı her gün artmaktadır. Bulgar Komünist Partisi Merkez Komitesi Birinci Sekreteri ve Bulgaristan Başbakanı (1971-1989) Todor Jivkov televizyondan, “Türkiye kapılarını açsın, pasaportlarını vereceğiz, kalmak istemeyen çekip gitsin.” açıklaması yapar. Gelgelelim isteyen herkese değil, istediği kişilere pasaport verir Bulgar hükümeti. Özellikle okumuş ve aydın kesim aileleri de paramparça edilerek, mallarına el konarak ülkeden ihraç edilir. Ardından “Büyük Göç” başlar. Trenler, arabalar, yaya kervanları kilometrelerce uzar. Bulgaristan Türkleri, Kapıkule Sınır Kapısı’na üç ile beş bin kişilik kafileler halinde ilerlemektedir. Özellikle “utanç treni” olarak hafızalarda yer eden trenler binlerce insan taşır sınıra. Bu “zorunlu göç” karşısında Türkiye Cumhuriyeti soydaşlarına kapıları sonuna kadar açar. İki ülke arasındaki vize uygulaması 2 Haziran 1989’da kaldırılır. Vize uygulamasının tekrar başladığı 22 Ağustos 1989’a kadar geçen iki buçuk ayda, 300 binden fazla Bulgaristan Türk’ü Kapıkule’den ülkeye giriş yapar. Her gün binlerce göçmen sınırdan giriş yapmaktadır. Mehter Marşı ile karşılanırlar. Gelenler gözyaşlarına hâkim olamaz. Zira acı ve mutluluk bir aradadır. Pek çoğu trenden iner inmez vatan toprağını öper. Osmanlı’nın 485 yıl kaldığı Balkan toprağını, doğup büyüdükleri “vatan”ı terk etmenin, mallarını, en önemlisi de ailelerini bırakıp gelmenin acısı yüreklerindedir. Diğer yandan esaret ve zulümden kurtulmanın ve “anavatan” bildik. Bulgaristan'dan zorunlu olarak göçe zorlanan soydaşlarımızın yaşadıkları acıların, zorlukların anlatılacağı resimlerin paylaşılacağı bir semineri sevgili üyemiz AVCILAR BELEDİYE MECLİS ÜYESİ SAYIN GÜLTEN YARBASAN önderliğinde bir seminer düzenledik. Birlikte göç öncesi ve sonrası sorunlarla ilgili paylaşımlarda bulunacağımız seminerimize bütün dostlarımızı davet ediyoruz. İstanbul Rumeli Balkan Kadınlar Derneği (RUBAKAD) PROGRAM: FOTOĞRAF SERGİSİ (ZORUNLU GÖÇÜN ACI HATIRALARI) AÇILIŞ KONUŞMASI: |
2701 kez okundu
YorumlarHenüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |